Maalesef o kadar alıştık ki abartı din hikayelerine artık yolumuzu bulmakta güçlük çekiyoruz. Gökten demir indirilir, Ay yarılır, deniz ikiye bölünür gibi fantastik kurgulara kendimizi o kadar kaptırdık ki asıl olana karşı hep kör, sağır ve dilsiz kaldık. Her şey kurgulandı bize kalan ise bu kurguya uyup yaşamımızı idame etmek oldu. Sorgulamaktan uzak bir yaşamı idame ettirmek üzere bocaladık durduk. Başkalarının düşüncelerini, başkalarının eylemlerini taklit eder bulduk kendimizi. Kurân’da geçen ”maymun (taklit) ehli” olduk diyerek gökten demir iner mi hiç? konusuna dönelim.

Ant olsun ki Resullerimizi beyyinelerle gönderdik. Ve insanlar haktan yana olsunlar diye Resullerle birlikte Kitap’ı ve mizanı indirdik. Ayrıca kendisinde büyük bir güç ve insanlar için pek çok yararlar bulunan demiri bağışladık, Kendisine ve Resullerine, onların gıyabında destek olan kimseler açıkça bilinsin! Kuşkusuz Allah, Mutlak Güç Sahibi’dir, Mutlak Üstün Olan’dır. Hadid/25

Ayette kendisinde büyük bir güç ve insanlar için pek çok yararlar bulunan olarak bahsediyor hadid yani demirden. Davut peygambere gökten demir indirildiği de söyleniyor. Hatta onun için yumuşatılmış bile. Ant olsun ki, katımızdan Davud’a bir fazilet verdik. Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber övgüyü tekrarlayın. Ve onun için demiri yumuşattık. Sebe/10 Demir nasıl yumuşatılır ki?

Ant olsun ki sen bugünün geleceğinden gaflet içindeydin. İşte senden perdeyi kaldırdık. Artık bugün gerçeği bütün açıklığıyla görüyorsun. Kaf/22 (Lekad kunte fi gafletin min haza fe keşefna anke gıtaeke fe besarukel yevme hadidun.)

Bütün açıklığıyla görme cümlesinde de hadidun geçer. Hdd kelime köküne sahip olan demir bütün gerçekliği kesin ve apaçık şekilde de gösteriyormuş. Perdeyi kaldırabilecek bir güç. Ne perdesi peki? Hakikati kapatan perde olmasın?

Demir ayrıca kötü ruhların kovucusu olarak da bilinirdi. Şamanizmde insanların ruhsal sıkıntılarını gidermek için demir özel bir yere sahipti. Türk kültüründe ise Demir Temur idi. Demircilere ise Temürci denirdi. Demirci ve Şaman aynı yuvadandır atasözü bile var şamanlarda.

Demir kendini başka nerelere gizlemiş dersiniz? Türkçede bir söz var; gözünün feri gitmiş deriz biz. Fer Ferrumdan gelir, ferrum da demir demektir. İlginçleşiyor değil mi? Ferrum kelimesindeki Fer ışık demek Rum-Ram ise hafıza bellek değil midir? Bellekte ışık olur mu demeyin. Ademe bütün isimler kodlanmıştı, öğretilmişti yani depolanmıştı. Depolama yeri neresidir? Hafıza değil midir? Öğretilen kayıtlı depolanmış bilgilerin ışığına sahibiz. Oturmaya başlıyor gibi. Ne dersiniz?

Biraz daha açalım: Demirin gezegeni Marstır. Mars gezegeninin burçlardaki karşılığı Koç burcudur. Koç deyince tabi ki de aklımıza ammon boynuzu geliyor. Ammon boynuzu hipokampüse verilen isimdir. Hipokampüs ise Hafızadan sorumlu kısımdır. Aynı yola çıkmadık mı? Allah Allah…

Kişide saklı olan, açığa çıkmamış ışık kayıtları hadid olarak kodlanmıştır. Bu kayıtların açığa çıkması yani amnezi sonucu unuttuklarımızı hatırlama safhasına geçişimizin sonucu ferimiz, ışığımız geri gelir. Bu kayıtlar her bilince uygun değildir. Bilinçlere şiddetli de gelebilir. Hadid – Hiddet bağlantısını düşünürsek. Hiddet şiddetli, öfkeli demek ama endişelenmeye gerek yok çünkü gerektiği zaman hadid yani demir yumuşatılıyor. Bilince ağır gelmeyecek şekilde açığa çıkarılıyor.

Bu kurân’da da bulunan bir özellik aslında. Hazır olmadığında yumuşatılıyor. Katmansal açılımlar yumuşatma tabirini destekliyor. Hazır değilsen nail de olamazsın. Nail olabileceğin seviyede açılır ki hiddetti sana zarar vermesin.

Pekiiii Hz. Davud’a verilen bir kitap vardı. Neydi ismi ? Zebur değil miydi? Ze-Be-Ra kelime kökünden türeyen kelimenin anlamına bakalım mı? Bakalım bakalım.

Altı çizili kelimeye dikkatle bakalım. Piece of Iron yani demir parçası demek. Tüyler diken diken olmadı mı ya?

Eski türkçede de harf değişimlerini de göz alırsak Zebur-Tebur-Temur oluyor. Bildiğimiz zebur aslında demirin kendisi mi yani? İnanmam.

Ferhat ve şirin hikayesine de bir bakalım. Dağları delmedi mi Şirini için. Ferhat ayrıca meslek olarak da demirciymiş. Zaten Fer’den anlamalıydık. Demirci dağ delmiş. Bakınca aslında masal gibi gelebilir bize ama öyle değil. Dağ tabiri değişmeyen düşünce kalıpları için kullanılır. Fer-hat Demirci olmasından dolayı kendinde olan açığa çıkmamış kayıtlara, ilahi bilgeliğe ulaşınca dağ delinmiş yani değişmeyen düşünce kalıpları ilahi bilgi ile değişime ve yıkıma uğramış. Böylece Şirinine kavuşmuş: O’na duyulan aşkın en güzel tabiri. Kendinde olanı hatırlayarak aşkına kavuşma meselesi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir