Ey kendilerine Kitap verilenler! Bazı yüzlerin azalarını silip, arkaları gibi dümdüz yapmadan veya Cumartesi yasağını çiğneyenleri lanetlediğimiz gibi sizi de lanetlemeden önce yanınızda bulunanı, doğrulayıcı olarak indirdiğimize iman edin. Zira Allah’ın hükmü mutlaka gerçekleşir. Nisa 4/47

Cumartesi yasağını çiğneme misali evrensel yazılım kitabı olan Kur’an anlayışı ile baktığımızda günlerden cumartesiye bir hitap şekli olmadığını bilmeliyiz. Meselenin derinliklerine dalmak için öncelikle Satürn gezegenine bakmamız gerekiyor.

Neden Satürn ? Cumartesi kelimesini İngilizce konuşma diline sahip bilinçler Saturday olarak çevirirler. Saturn-day olan kelime Saturday olarak günümüze kadar evrilmiştir.

Satürn Roma’da küp tanrısı veya tarım tanrısı olarak anlamlandırılır. Tarım ile ilgilenenlere de çiftçi deniyor. Tohumun üzerini örttüklerinden dolayı araplar çiftçilere kâfir derlerdi. Öz olan tohumun üzeri örtülünce kâfirlik ortaya çıkar. Kafir kelimesinin anlamına baktığımızda da ‘’üzerini örttü’’ anlamına ulaşırız.

Satürn gezegeni ‘’666’’ sayısı ile özdeşleştirilir. Haftanın 6. gününün de Satürn olması bu yüzdendir. Bu sayı, şeytan sayısı olarak bilinen kötü enerjiye sahip bir sayı olarak yorumlanıyor. Oysaki durum bundan çok daha farklıdır. 666 sayısı karbon elementinin de simgesidir. Carbon elementi 6 proton, 6 nötron ve 6 elektrondan oluşur.

Fiziksel beden Carbon bazlıdır. 666 sayısı ile anlatılan, Carbon, Satürn ve Şeytan olarak temellendirilen fiziksel bedendir. Ruhun üzerini örtmekliği ile bilinen fiziksel beden Satürn olarak simgelenir. Çiftçi anlatımıyla da paralel bir anlam taşıyor.

Ruhun beden içindeki esaretinin simgeleştirilmek amacıyla Satürn, şeytan yazılımı yani kendini tek olan varlıktan ayıran program ile ilişkilendirilmiş.

Ruh dediğimiz her şeyin olasılık halinde var olduğu; bölünmemiş, tümel data Satürn küpüne yerleştiğinde yaradılış kodlamalarını sinir sisteminin işleyiş özellikleri sayesinde kaybeder. Böylelikle Satürn kişinin kendi tanrısı konumuna gelir.

Kendini sadece fiziksel beden olarak gören zihin, Satürn küpünün esaretinde canavarlaşır ve öz ile olan bağlantısı seyrekleşmeye başlar. Seyrekleşen bu bağlantı sonucunda tümel datadan kendisine ilahi, nurani bilgilerin erişmesini engelleyen bir kalkan edinir.

Elbette siz, Cumartesi yasağını çiğnemekle hadlerini aşanları biliyorsunuz. Bu nedenle onlara, “Düşkün maymunlar olun.” dedik. Bakara/65

Bu kalkan fıtrat bozulmasına neden olarak varlığın özünü unutmasına ve taklit ehli dediğimiz maymundan öteye gidememesine neden olacaktır. Taklit ehli kalıbı içi boş, özden uzak kendi-liğin unutturulduğu, başka-laşım eylemlerinin bir göstergesidir. Kendi varlığını başka bireylerin eylemlerini uygulamaya ve yaşamaya bağlı kılarak öz dışında başka bir şeye bağlı kalma durumudur.

Satürn Yunan mitolojisindeki kronostur. Kronos zaman demektir. Cennette bölünmemiş saf halde bulunan bilinç saturn – kronos, yani zaman ve madde kıskacına düşerek amnezi sonucu bilinç ve kişilik bölünmelerinin esareti altında yaşamaya başlamıştır.

‘’ Şehvetli Uranüs Gaia ile birlikte olmaya kalktığında, Kronos vurup babasının üreme organını kesmiştir.’’ (https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-21126/kronos/)

Bu mitolojik anlatımda kastedilen üreme hali cinsel birliktelik sonucu olan üremeden çok, yeni saf bilinçlerin doğumudur. Uranüs cennet demektir. Kronos’un Uranüs’ün üreme organını kesmesi cennet bilincinin zaman ve mekâna hapsedilerek kısırlaştırılmasıdır. Bu durum da Satürn küpüne hapsedilme halinin karşılığıdır.

Satürn gezegenin simyasal karşılığı olarak da kurşun elementi karşımıza çıkıyor. Hermetik sistemde yedi aşamalı terraki sistemi vardır. Sistemin ilk aşaması kurşundur.

Kurşun tasavvufta nefs-i emmare, ezoterizmde ise kök çakraya tekabül eden elementtir. Kendini fiziksel bedenden öte bir farkındalıkla göremeyen, kendi kurduğu maddesel düzlem hapishanesinde ikame eden ve cehennem dediğimiz boyutu yaşayan zihin, kök çakra enerji dalgalarının oluşturduğu realitede sanal benlikler eşliğinde hüküm sürer.

Simyada Nigredo; Karanlık evre olarak bilinen ilk aşamadır. Cennet bilinci satürn küpüne hapsedilmesinin sonucunda karanlık evre başlar.  Zaman, mekân ve madde matrixine giren zihin kem diyarında garip şekilde şaşkınlıklar içinde buluverir kendini. Kem diyarında yolunu kaybeden zihin diyarın karanlığında yolu bulmak için ışık aramaya çalışır. Bu ışık bölünmemiş saf tümel bilincin ışığıdır.

Satürn küpüne hapsedilen zihin için en büyük yanılsamalardan biri de ölüm korkusu olacaktır. Zihin; zaman kıskacında maddenin geçici olduğunu, kendisini fiziksel yani maddesel beden sanmasından dolayı da sonsuz olmadığını ve bu yüzden de ölüm kavramının bir son olduğu yanılgısına düşer. Hal böyle olunca korku frekansında titreşen zihin karanlık evreden çıkamaz ve tekrar tekrar aynı döngülere maruz kalır ( Cehennem azabının bir tasviri de aynı olayı tekrar tekrar yaşamak üzerinedir).

Yukarıda bulunan görselin yorumunda daire ruhun simgesidir. Sonsuz olan ve yok olmayan ruh; zaman, mekan ve madde kıskacında yani Satürn küpünde hüküm sürerek azap çeker.

1 Yorum
  • AuraTiyn
    AuraTiyn
    13/07/2025 at 10:37

    Tohum sessizliğe gömüldüğünde, hakikat unutulur. Biz, kendi özümüzün üzerini korkularla ve yanılsamalarla örterken, içimizdeki Satürn döner durur. Bu yüzden o, gökyüzündeki bir gezegen değil sadece; zamanın içimizdeki yankısıdır. Cumartesi de sadece bir gün değil, örtülen hakikatin sembolü aslında.

    Reply
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir