Süleyman peygamber zenginliğiyle ve bir peygamber oluşuyla gönüllere taht kurmuş çok önemli bir bilinç olarak yer etmiş kolektif bilinçaltımızda.

Rab katından kendisine verilen nimetler ve zenginlikler hepimizi hayran bırakacak niteliktedir. Çoğumuz kendisine verilen zenginliği maddesel akıl ile düşündüğümüzde zanna düşer, asıl meseleyi kaçırmış oluruz.

Süleyman peygamber ”Sol-o-mon” olarak kabalada yer etmiştir. Sol, Güneş mon-moon da Ay demektir. Ay ve Güneş’in birlikteliğini sağlamış, iç dengeye ulaşmış bu yüzden de kendisine ”selamet adam” denmiştir.

Güneş pingala nadi yani parasempatik sinir sistemi, Ay ise ida nadi yani sempatik sinir sistemidir. Ortada akan ise Sırat-ı Müstakim yani Sushumna Nadi idir. Kendi içinde ida ve pingala nadi kanalları Sushumna nadi yanı sırat-ı müstakim boyunca ilerler (Rabbim bizi doğru yola ilet).

Pingala nadi ve İda nadi Sushumna nadi boyunca çakralar arasında ilerler. Her ilerleyiş kişide bilinç sıçramalarını sağlar. Süleyman peygamber ya da Solomon kendi içindeki enerji aktarımını en üst çakraya taşımış ve içsel dengeye ulaşmış bilinç halinin karşılığıdır.

Peki bu nasıl gerçekleşmiştir?

 Ve erimiş bakırı kaynağından ona akıttık. (ve eselna lehu aynel kıtr) Sebe/12

”Ayn” kaynak, göz demektir. Kaynak, ilahi bilgeliğin bulunduğu yerdir. Farkındalık merkezinin makamıdır. Göz – Epifiz bezi – Pineal gland – Üçüncü göz olarak gizlenmiş şekilde görülmeyi bekliyor. Her şeyi gören göz ruhsal bilgeliğin merkezi olarak yorumlanıyor.

”Ayn” kaynaktı. Gözdü, göze idi. Suyun kaynağıydı. Göze, farsça çeşme sözcüğüyle analojik olarak da benzerlik gösterir. Çeşme açılınca akar sular. Susayan insan kanaya kanaya zerresine işleye işleye faydalanır o kaynaktan.

”Ayn” kelimesinin ”Ayn-a” ile olan benzerliği de gözden kaçmamalıdır. Ayna eski zamanlarda boyut kapısı olarak bilinirdi. Ayna, bakan kişiyi içine çeker, bambaşka boyutlara götürürdü. Tabi sır aynada değil aynaya bakandaydı. Aynaya bakan beden görürse zandadır ama beden değil de kaynak yani ”ayn” görürse farkındadır. Kaynağın kendisi aynaya yansıyandır. Aynaya yansıyan da kaynak da SENSİN!!

Kıtr kelimesinin kökü ”q-t-r” idir. ”q-t-r” katran köküyle de ilişkilendirilir. Anadolu’da katran, Çam ağacının damıtılmasıyla elde edilen tedavi edici madde olarak kullanılırdı. Çam ağacı- çam kozalağı – Pineal Gland yani Epifiz bezinin simgesi olarak kullanılırdı.

Çam ağacının damıtılması üçüncü göz dediğimiz ruhsal bilgelik, farkındalık merkezi olandan akan damlaların şifa niyetine kullanılmasıdır. İlahi bilgelikten akan bilgi damlacıkları bireye içsel bir tedavi sağlar. Bu bilgelik aktıkça farkındalık başlar. Farkındalık başladığında ise ruhsal yapı ilen bağ artacağından iyileşme süreci başlar.

Bilinenin aksine hastalıklar beden kaynaklı değil ruhsal yapı kaynaklıdır. Ruhsal yön ile olan bağ zayıfladığında beden alarm verir. Bu alarm hastalık dediğimiz durumu ortaya çıkarır. Kendi özüne olan uzaklığının bir hatırlatıcısıdır.

Katran ayrıca simyada nigredo (karanlık evre) olarak bilinir. Nigredo kararma-çürüme-çözülme evresidir. Altının elde edilmesinden önceki en karanlık aşama olarak bilinir.

Karanlıktan korkmaya gerek yok. Karanlığı sevin çünkü ışık karanlık olmadan anlamsız kalacaktır.

Asalna ise ”s-y-l” kökünden gelir. Akmak anlamında kullanılır. Bazı ayetlerde de su indirdik olarak da çevirilir. O zaman şöyle bir anlam olarak çıkıyor ortaya; Kişinin bilincine entegre edilmenin karşılığıdır.

Bu bağlamda ”Aynel Kıtr” kaynaktan akan bilgeliktir. Çoğu mealde sizin bildiğiniz anlamda olan bakırın eritilmesi aslında kaynaktan akan bilgeliğin Süleyman’ın emrine verilmesidir.

Ayeti şöyle düzenleyelim o zaman; ”Ve Süleyman bilincine kaynaktan akan bilgeliği entegre ettik.” olarak anlayabiliriz.

Kaynaklar:

https://acikkuran.com/34

https://www.etimolojiturkce.com/kelime/g%C3%B6ze

4 Comments
  • Şevkiye
    Şevkiye
    20/07/2025 at 19:07

    Sonuç olarak ben bu metni sadece bir peygamber kıssası olarak görmüyorum. Bence bu anlatım, her birimize kendi iç yolculuğumuzu hatırlatan sembolik bir harita sunuyor. “Bakırın eritilmesi” ifadesi, benim için içimizde zamanla sertleşmiş, katılaşmış kalıpların çözülmesini, benliğimizin daha akışkan ve farkındalıklı hale gelmesini simgeliyor. Ve inanıyorum ki hepimizin içinde bir yerlerde, keşfedilmeyi bekleyen bir Süleyman yönü var. Bu metin de bizi o yönü bulmaya davet ediyor gibi geliyor bana.
    Emeğinize sağlık

    Reply
  • AuraTiyn
    AuraTiyn
    20/07/2025 at 19:09

    “Süleyman Peygamber’in hikayesi, hepimize kendi içimizde gerçek dengeyi bulmamız gerektiğini hatırlatıyor. Tıpkı onun Güneş ve Ay enerjilerini birleştirip içsel bilgelikle yolunu aydınlatması gibi, bizler de içimizdeki zıtlıkları bir araya getirip ruhumuzdaki kaynağa ulaşabiliriz. Karanlık anlarımızdan korkmayalım, çünkü gerçek güç ve huzur orada saklı. İçimizdeki bu ışığı fark ettiğimizde, gerçek zenginliğin ne demek olduğunu anlayacağız.”

    Reply
    • Mundiyan
      20/07/2025 at 19:47

      farkındalığınız farkındalığıma farkındalık katıyor…

      Reply
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir