Bu yazımızın 4. serisi ile devam edelim.
Mağarayı anlatmıştık aslında. Tekrar hatırlayalım o zaman. Mağara sembolü Rabbinden kendilerine rahmetin açıldığı yer olarak çıkıyor karşımıza. Sonuçta Adem’e bütün isimler öğretilmişti. Tüm isimler kendisinde saklı ve ezoterik iniş sürecinde ( Adem’in Dünya’ya gönderilme mevzusu) bir amnezi gerçekleşti. Kişi ne kadar içe dönerse o kadar rahmet bulur çünkü aranan dışarda değil içerdedir. İçerden bulunur dışarıya tezahür eder. Zahir olur.
Kehf meselesinde birçok anlatım mevcut ama bugünkü yazıda Kıtmir’i ele alacağız. Ashab-ı kehf mağaraya sığındığında bir köpekleri vardı. Farklı farklı mitolojlerde kendisine pek çok ad verilen bu köpek baya ilgi konusu olmuştur.
Köpekle ilgili bir hikayemle konuya giriş yapmak istiyorum. Günün birinde kardeşimi okula bırakmaya giderken garip bir durumla karşılaştım. Bir köpek yanımızda belirdi ve kardeşimi okula bırakana kadar bizimle yürümeye başladı. Kardeşimi okula bırakıp eve dönene kadar da dibimden hiç ayrılmadı. Tabi hemen aklıma Kehf meselesi geldi.

Ayette anlatılan pozisyon ile sfenksin duruşu ne kadar benziyor değil mi? Piramid mağara tapınak gibi mabedler içe dönüşün derinliklere inişin tasviridir. Mağara ile Piramid aslında aynı manayı taşır. Kehf khf kökünden gelir. KIHF kelimesi beynin içinde bulunan kafa kemiği anlamına gelir. Dışarda bir mağara olan kafa kemiği içinde rahmet bulunan beyin. Derinliklere yapılan yolculukta köpek içeri girmiyor kapıda bekliyor adeta bir koruma görevi görüyor ya da onu dışarda bıraktıkları için mi derinlere iniş gerçekleşebiliyor?

Mısırda tanrı Anubis kutsal mabedlerin koruyucusu olarak bilinir. Mısırda ölümden sonraki yaşama olan inanç çok fazlaydı zaten. Ölen insanlara öteki aleme yapılan yolculukta rehberlik eder, yol gösterir. Bir diğer görevi de ruhun tartılmasıdır. Diğer dünyaya geçmesi için ruhun tartılması gerekiyor. Tüy ilahi bilgeliği sembolize eder. İlahi bilgelik ruhun sahip olduğu bilgeliğe ağır basarsa bu kişinin tekamülün gerekliliklerini yerine getirmediği alması gereken bilgi tozlarını yeterince almadığı anlamına gelir. Yeteri kadar ilahi bilgeliğe sahip olmayanlar tekrar enkarne olarak gerekli bilgi ile donatılmaya çalışılırlar. Bu yüzden mumyalama işlemi vardır. Adeta bir bekçi gibi bekler kapıda Anubis.
Bekçi deyince de hemen Yunan mitolojindeki Kerberos gelir. Yeraltı dünyasında Hadesin sarayında yaşar. Bu mabed ölülerin ruhlarının geçtiği ve onları yönlendiren tanrıların bulunduğu yerdir. Kerberos kapıları koruyarak ruhların geçiş yapmasını sağlar.
Fatır suresi 18. ayette kıtmir kelimesi geçer. Çekirden zarı olarak meallerde kendini gösterir. Kıtmir bu manada zar yani koruyan kuşatan bir kılıf olarak çıkıyor karşımıza. Anubisin mumyalama işlevi ile bu manada kullanılan zar aynı işlevde gibi. Kehf 18 ayetinde geçen köpek kelimesi kelb idir. Kelb ile kalp benzerliği dikkat çekici durmuyor mu? Çakralara baktığımızda 7 çakranın ortasında bulunan kalp çakrası kapı görevi görüyor. Alt üç çakra yani Maddesel düzlem işleyişinde kendini kaybeden ve bağlantılı olduğu yapı ile rezone olamayan bilinçler kalp çakrasından geçip üst çakralara yükselemez. Üst çakralarda burada öte alem olarak adlandırılan yerlerdir.
Alt çakralar yer üst çakralar gök olur. Yerden göğe yükselmen için kalpten geçmen gerekiyor. geçemezsen tekrar başa dönersin. Göğe yükselme gerçekleşmez. Anubisin terazisinden geçilemedi ve tekrar enkarnasyon gerçekleşti. Hazır olmadan Hızır’dan geçemezsin. Musa misali gibi. Hazır olduğunu düşündü ama Hızır ile olan yolculuğunda hazır olmadığını anladı. (Sen bana dayanamazsın)
Çinliler ise Tibetlilerin yaşadıkları yerlere köpekler yurdu dermiş. Tibet – Thebeth. The tanrı Beth ev demektir. Tibet tanrının evidir. köpeklerin yurdudur.
Beden de mabettir. Ne var içinde peki? Neyin mabedi? Ruhun tabi ki. Ruh beden olmadan bu dünyada ikame edemez. Mabedi yoksa dışarda kalır avare olur gider. Maddesel etkinlikler ve bedensel ihtiyaçlara bağlılık arttıkça ruhsal olan yapımızla aramızdaki bağ gittikçe zayıflıyor. Terazide tüy ağır gelmeye başlıyor. Ta ki mağaraya girene kadar. Mağaraya giren asıl olanı gördükçe bunu bilgisini edindikçe bu bağ giderek artmaya başlar( Kehf 16 ayetinde geçen rahmet ). Artık mağaradan çıkış zamanı gelmiştir.
Ali baba ve kırk haramileri hatırlayın. Mağarada tonlarca altın ve zenginlik vardı. Girişin de bir şifresi var. ”açıl susam açıl” Şifreyi bilen mağaranın kapısını açar ve içerde olan zenginliklere erişir. ( Ol der ve olmaya başlar )
Adından çokça bahsedilen bir yıldızımız da var konuyla ilgili. Sirius yıldızı. Bu yıldızın köpekle de bir ilişkisi var. Sirius yıldızının bulunduğu takım yıldızının adı Canis majör diğer adıyla büyük köpek takımyıldızıdır. Atiye dizisini izleyenler bilir. Yaşlı bir teyzemiz var. Adı Zühre. Zühre, şira yani sirius idir. Dizide Atiye’ye yol göstermesi ile bilinir. Ne hikmetse de Atiye karakterini gideceği yere ulaştırdıktan sonra kendisi çeşitli olaylar sonucu can veriyor. Bir türlü girmiyor onunla içeriye. Bak sen şu işe…
Size bir soru o zaman; Girmiyor mu? Giremiyor mu?